Kanada'da milli tatiller belirli bir tarihten ziyade o tarihe en yakin Pazartesi gunu kutlaniyor ve bu sekilde insanlar 3 gunluk uzun haftasonlari tatili yapabiliyorlar.
Biz de Mayis ayindaki uzun haftasonu tatilindan yararlanak Quebec'in nispeten uzak bir bolgesi olan ve dogasi ile unlu Saguenay'a gitmeye karar veriyoruz.
Ilk is dogal olarak internetten bolge ile ilgili kisa bir lojistik arastirmasi yapmak. Oteller ve gezilecek gorulecek yerler icin tripadvisor.com ve hotels.com en cok kullandigim ve guvendigim iki site. Eger doga ve kamp tutukunu degilseniz hele ki bu mevsimde burada yapilacak hemen hicbirsey yok. Ustelik burada sezon 1 Haziran'dan once acilmiyor. Yani bizim gibi bortu bocek sevmeyen bir aile iseniz aslinda burasi hic size ve bize gore degil. Ancak yine de gormekte yarar vardir deyip rezervasyonu yapiyorum. Delta otel zaten çok az olan atraksiyonlara uzak olmasina ragmen yepyeni, son derece temiz ve personeli cok yardimsever bir otel. Ustelik rezervasyon yaptirdiktan sonra baska bir sitede cok daha indirimli satildigini gorup hotels.com'dan geri odemeyi de alinca oldukca hesapli bir konaklama oldu.
Herkes bize Montreal'den Saguenay'in araba ile 8 saat surdugunu soylemesine ragmen herseyi bilen google map ise arabadaki navigasyon sistemi ile benzer sekilde 5.5 saatlik bir yolculuk olacagini ileri suruyordu. Gercekten de molalar ile birlikte 483 kilometrelik yolu 5 saat 45 dakika civarinda alıp sehre vardik. Sehir denilince Saguenay tek bir sehir degil ve farkli birkac yerlesim biriminin birlesmesinden olusuyor.
Resepsiyon gorevlileri bize gidebilecegimiz birkac yer onerdi. Bunlardan biri yaklasik 1.5 saat uzaklikta bir hayvanat bahcesi. Artik hayvanat bahcesi gezmekten gina geldigi icin bu fikir pek ilgi uyandirmadi. Biz de yaklasik 1 saat kuzey batidaki Lac Saint Jean golune dogru gidelim dedik.
Golden ziyade bir ic denizi andiran bu dev su birikintisinin kiyisinda otutup dinlenebilecek hic bir yer bulamadiktan sonra golun kiyisi bile denemeyecek bir kosesinde bir plaj oldugunu farkettik.
Plajda guneslenen bir kac aile var. Hava sicakligi ise 16-17 derece civarinda.
Alp ve Arda cocuk parkinda vakit gecirip biz de biraz dinlendikten sonra bolgenin en onemli muzelerinden!! biri olan ve 1999 yilindaki sel felaketinden kurtulan kucuk beyaz ev'e dogru yola koyulduk, Dogal olarak ev kapali. Hos acik olsa icinde ne olabilir ki? Alp ve Arda bu muzenin onundeki cocuk parkinda oynarken biz de Ipek ile vakit öldürdük.
Ben bu arada tripadvisor sitesinden yemek yiyecek bir yer bulmaya calisiyordum. En sonunda guzel olabilecegini dusundugum bir restorana dogru yola ciktik ama o da ne rezervasyonsuz musteri kabul etmiyorlar ve restoran agzina kadar dolu. Bu arada Alp ben midye isterim baska sey yemem diye tutturdu. Yapılacak birşey yok. Yine tripadvisor'dan bu sefer bir hamburger restorani bulup gidiyoruz ama orada da yer yok. Neyse ki hemen yanindaki başka bir restorana bizi kabul ettiler ve neticede Alp'in istedigi oldu çünkü burada midye var. Alp'in keyfine diyecek yoktu. Koca bir tabak dolusu midyeyi neredesye tek başına bitirdi. Sehir ile ilglili sasirtici olan cok dik yokuslarin olmasi. Adeta San Francisco gibi. Kisin burada yasamak cok zor olmali.
Aksam otele donunce bolgede tur yapan sirketlerin web sitelerini inceleyip kendimize bir plan cikardim. Mevsim disi oldugu icin bu donemde hicbir tur yok. Ama biz o turlarin yaptigi herseyi aynen kendi arabamizla yapacagiz. Once La Baie adi verilen sehre gidip burdan tura basladik. Burasi Saguenay nehrinin kocaman bir korfez yaptigi bir liman sehri. Yaz mevsiminde dev cruise gemileri yanasiyor.
Ben de firsattan istifade biraz genel cografya biraz da bolge cografyasi calistim. Bu gezinin yarari da bu oldu. Bu bolgeye neden fiyord denildigini anlamamistim. Cunku benim bildigim kadari ile fiyord buz caginda dev buz kutlelerinin oydugu vadilere buzlar eridikten sonra deniz suyunun dolmasi ile olusan girintilere verilen isim ve nehirlerin oldugu bu yerde fiyordun nasil olustugunu anlayamamistim. Saguenay nehri Sainte Lawrance nehrine dokuluyor ve buraya fiyord adi veriliyor. Biraz internet arastirmasi ile olay cozuldu.
Oncelikle St. Lawrance nehri tam anlami ile nehir degilmis. Ontario golunden dogduktan sonra Quebec sehri yakinlarina kadar tatli su olarak gelip burada tuzlu su ile karisiyormus. Bu bolgedeki genisleme aslinda atlantik okyanusunun gelgitleri neticesinde olusan halicmis. Yani bir acidan bakildiginda Quebec City'den sonra olan kisim aslinda nehir degil okyanusun bir parcasi ve o yuzden balinalar vb burada kendilerine yasam alani kuruyorlarmış.
Ote yandan Lac Saint Jean'dan dogan Saguenay nehri La Baie sehrine kadar nehir olarak geliyor ve burada St.Lawrance nehrinin (denizinin) iceri kadar sokulan fiyordu ile birlesiyor. Yani bizim tek bir nehir olarak algiladigimiz su aslinda iki farkli olusum.
Simdi hersey kafamda daha acik ve net. Eskiden cok okuyan degil cok gezen bilir derlerdi ama modern internet caginda gezerken okuyup daha fazla bilgi edinilebiliyor.
Saguenay nehrinin (fyordunun) St.Lawrance ile birlestigi yerde Tadoussac kasabasi var ve burada yaz aylarinda balina gozlem turlari yapiliyor. 7 degisik cesit balina ama ozellikle belluga adi verilen beyaz balinalar burada cok fazla bulunuyormuş.
La Baie sehrinden yola çıktıktan sonra ilk durak Pyramid Ha Ha adındaki dünyanın alüminyumdan yapılmış tek piramidi. Normalde içine girip geziliyormuş ama burası da kapalı. Hoş içeride birşey olduğunu da pek sanmıyorum.
Rotayı takip ederken pekçok minik göl ve akarsuyun olduğunu ve bunların etrafında çok şirin evlen olduğunu gördük. Hatta önünde deniz uçağı olan bile vardı.
Bu rotada devam edip fiyordun ortalarina kadar indikten sonra L'Anse Saint Jean adındaki minik kasabaya vardık. Buraya kasaba bile demek çok güç. La Baie sehrinden kalkan turlar buradaki üzeri kapalı köprüyü gösterip devam ederek yaklaşık 5 km sonra dağın tepesindeki milli parka ulaşıyorlamış. Burada Kanada'da ki en iyi 9. manzaranın olduğu iddia ediliyor. Biz de aynı rotayı takip ettik. Açıkcası yolda ben biraz korktum ancak tepeye vardığımızda manzara nefis olmasına nefisti yalnız tek sorun aile başına 13 dolar para istemeleri ve parayı ödemeden fotoğraf çekmeye izin vermemeleriydi.
Tepeden aşağıya indikten sonra yine bir gece önce internetten bulduğum ve Kanada'da çok nadir olabileceğini düşündüğümüz su manzaralı restorana gidip karnımızı doyurduk.
Ardından tekrar geldiğimiz yoldan geri döndük. Yolda gördüğümüz bir parkta çocuklar ile birlikte ben de yıllar sonra yeniden salıncakta sallandım. Ne kadar keyifli olduğunu unutmuşum. Ustelik salıncak çok sağlammış hiç birşey olmadı.
Biz parkta vakit geçirirken pek çok araba arkasına takılı tekneler ya da jetskiler ile gelip bunlar suya indirip gölün tadını çıkartıyorlardı.
Yolda dönerken bu göl kenarında karavanda konaklama ya da kamp yapma işinin İpek ile bana hiç uymadığını tekrar fark ettik. Gece en ufak bir seste korkudan ödümüz patlayacağı gibi hele çocuklar yanımızdayken ikimizin de biran bile uyumayacağı kesin. Doğa ve doğada yaşam hiç bizim tarzımız değil. Alp ve Arda da aynı bizim gibi ve sivrisinekten bile çok korkuyorlar. Doğanın tadını çıkarmayı onu sevenlere bırakmaya karar veriyoruz.
Yemeği bir gece önce gidemediğimiz ancak bu sefer rezervasyon yaptırdığımız restoranda yedik. Tuhaf olan buraya 18 yaşından küçük olanları almamalarına rağmen bizi kabul etmeleriydi. Sanırım çok ısrarcı buldular bizi.
Ertesi gün erkenden kalkıp yola koyulduk ve eve geri döndük. Bir daha gider miyiz? Pek sanmıyorum. Daha eğlenceli yerler var.
Geri donerken aklim daglarin tepesindeki dev elektrik direklerine ve onlari oralara nasil diktiklerine kafam takildi. Tabii ki google'dan sonraki en buyuk arama motoru olan youtube'da bununla ilgili pekcok video buldum ve merakimi giderdim. Iste bunlardan ikisi
No comments:
Post a Comment